KUR'AN'DA İBRAHİM 
O zaman ki  Rabb'i,  İbrahim'i kelimelerle tam olarak denemişti. (Allah) dedi ki:  "Muhakkak seni,  insanlara imam kılacağım." (İbrahim) dedi ki: " Ve  soyumdan olanları da?" (Allah) dedi ki: "Zalimler Benim ahdime   erişemez." Biz, Beyt'i(Ka'be'yi), insanlar için bir toplanma ve emniyet yeri kıldık. "İbrahim'in makamını, namaz yeri edinin!" İbrahim ve İsmail'den de; "Evimi, tavaf edenler, ibadet, rüku ve secde edenler için temiz tutun" diye ahid aldık.
İbrahim dedi ki: "Rabb'im, bu beldeyi emin kıl ve belde ehlinden, Allah'a ve Ahiret gününe inananları, ürünlerle rızıklandır!" (Allah) dedi ki: "Hakk'ı örten kimseyi de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateş azabına uğratırım! O ne kötü bir dönüş yeridir!
İbrahim ve İsmail Beyt'in(Ka'be'nin) sütunlarını yükselttiği zaman (şöyle dua etmişlerdi): "Rabb'imiz, bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz Sen, işiten ve bilensin!"
"Rabb'imiz, ikimizi, Sana teslim olmuşlar kıl! Ve soyumuzdan da Sana teslim olmuş bir ümmet kıl! Bize ibadet yollarını göster ve tövbemizi kabul et! Şüphesiz Sen, tövbeleri kabul eden ve acıyansın."
"Rabb'imiz, onlara, içlerinden ayetlerini açıklayan bir elçi gönder. Onlara, Kitab'ı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Muhakkak Sen, Aziz(şerefli) ve Hâkim'sin!"
Düşük akıllı olandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun Biz onu(İbrahim'i), Dünya'da seçtik, muhakkak o, Ahiret'te de salihlerdendir.
Rabb'i ona dedi ki: "Teslim ol!" (O da) dedi ki:"Alemlerin Rabb'ine teslim oldum!"
Bunu(İslam'ı) İbrahim, oğullarına vasiyet etti. Yakup da dedi ki: "Oğullarım, muhakkak Allah, bu dini, sizler için seçti. Sizler de ancak Müslümanlar olarak can verin!"
Yoksa sizler, Yakub'un ölüm anında, şahidler miydiniz? O, oğullarına dedi ki: "Benden sonra kime köle olacaksınız?" Onlar dediler ki: "Senin İlah'ına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlahı olan, 'O tek İlah'a köle olacağız. Ve bizler, O'na teslim olanlarız!"
Onlar gelip geçmiş bir ümmetti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.
Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, 'İbrahim milleti(dini)', hanifdir(dosdoğrudur) ve o(İbrahim) müşriklerden değildir."
Deyin ki: "Biz, Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına (indirilene), Musa ve İsa'ya verilenler ile nebilere Rabb'inden verilenlere, iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırmayız. Ve biz, O'na(Allah'a) teslim olanlarız."
                                                                                                         [BAKARA(2)/ 124-136]
Yoksa siz,   İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının, gerçekten  Yahudi  veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi  daha iyi  biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan(O'nun katından) olan  bir şahadeti,  gizleyenden daha zalim kimdir? Allah, yaptıklarınızdan  gafil değildir."[BAKARA(2)/140]
Allah'ın, kendisine mülk verdiği o kimseyi, görmedin mi? Ki o, İbrahim'le Rabb'i konusunda mücadele ediyordu. İbrahim dediği zaman: "Benim Rabb'im O ki, diriltir ve öldürür." (Nemrut) dedi ki: "Ben de diriltir ve öldürürüm." İbrahim dedi ki: "Muhakkak benim Rabb'im, Güneş'i, doğudan getiriyor, sen de onu, batıdan getir." (Bunun üzerine), o Hakkı örten, şaşırdı. Muhakkak Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez.
[BAKARA(2)/258]
İbrahim dedi ki:   "Rabb'im, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster!" (Allah) dedi ki:  "İnanmıyor musun?"  (İbrahim) dedi ki: "Bilakis (inanıyorum). Ancak,  kalbimin tatmin olmasını  (istiyorum)." (Allah) dedi ki:  "Öyleyse, dört  kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onların her bir  parçasını, bir  dağın üzerine bırak. Arkasından da onları çağır. Onlar sana,  koşarak  gelirler. Bil ki! Muhakkak Allah, Aziz(şerefli) ve Hâkim'dir."                                                                                                                  [BAKARA(2)/260]
Muhakkak Allah;  Adem'i,  Nuh'u, İbrahim ve İmran Ailesi'ni, alemler üzerine seçti.
Onların  bazısı,  bazısının soyundandır. Allah, işitendir, bilendir.
                                                                                                          [AL-İ İMRAN(3)/33-34] 
"Ey Kitap  Ehli, İbrahim  konusunda niçin tartışıyorsunuz? Tevrat ve İncil, ancak  ondan(İbrahim'den)  sonra indirilmiştir. Akletmeyecek misiniz?"
Sizlerin, bilginiz  olan  şeylerde tartışmanız(anlaşılır).  Ancak  hakkında bilginiz olmayan bir  şeyde, niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir ve sizler  bilmezsiniz.
İbrahim, ne   Yahudi ne de Hıristiyan'dır. Ancak o, hanif(dosdoğru) bir Müslüman'dır  ve  müşriklerden de değildir.
                                                                                                  [Al-İ İMRAN(3)/ 65-67]
Allah'a yüzünü   çevirerek teslim olandan daha güzel kimdir? Böyle olan muhsindir ve  dosdoğru  İbrahim milletine(dinine) tabi olmuştur. Allah, İbrahim'i dost  edinmiştir.
                                                                                                                     [NİSA(4)/ 125]
O zaman ki  İbrahim,  babası Azer'e: "Putları ilahlar mı ediniyorsun? Şüphesiz ben,  seni ve  kavmini, apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" dedi.
Böylece Biz, İbrahim'e, yakin (ilim sahiplerinden) olsun diye, göklerin ve Yer'in melekûtunu(özünü-ruhunu) gösterdik.
Gece, (İbrahim'i) örtünce, bir yıldız gördü. Dedi ki: "Şu benim Rabb'imdir." Ne zaman ki o(yıldız) kayboldu, dedi ki: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem."
Arkasından Ay'ı, doğarken görünce, dedi ki: "Bu benim Rabb'imdir." O da kaybolunca dedi ki: "Şayet Rabb'im, beni doğrultmazsa elbette ben, sapmış kavmimden olurum."
Daha sonra Güneş'i doğarken gördü, dedi ki: "İşte bu benim Rabb'imdir. Bu en büyüğüdür." Ancak o da kaybolunca, kavmine dedi ki: "Ey kavmim, doğrusu ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım."
"Muhakkak ben, yüzümü, dosdoğru, gökleri ve Yer'i yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim."
Kavmi, onunla mücadele etti. (İbrahim) dedi ki: "Allah, beni doğru yola iletti. Siz, O'nun hakkında, benimle mücadele mi ediyorsunuz? Ben, O'na şirk koştuğunuz şeylerden korkmuyorum, ancak, Rabb'imin dilemesi müstesna. Benim Rabb'im, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır, düşünmüyor musunuz?"
"Sizler, Allah'ın indirdiği hiçbir delil olmaksızın, Allah'a ortak koşmaktan korkmazken; ben, sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Şayet biliyorsanız (söyleyin)! Bu iki fırkadan hangisi emniyete müstahaktır?"
O iman edenler ve imanlarına zulüm(şirk) karıştırmayanlar, işte onlar, emniyettedirler ve hidayette olanlar onlardır.
Biz bu delillerimizi, kavmine karşı İbrahim'e verdik. Biz, dilediğimiz kimsenin, derecelerini yükseltiriz. Muhakkak, senin Rabb'in, Hâkim'dir, Âlim'dir.
Böylece Biz, İbrahim'e, yakin (ilim sahiplerinden) olsun diye, göklerin ve Yer'in melekûtunu(özünü-ruhunu) gösterdik.
Gece, (İbrahim'i) örtünce, bir yıldız gördü. Dedi ki: "Şu benim Rabb'imdir." Ne zaman ki o(yıldız) kayboldu, dedi ki: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem."
Arkasından Ay'ı, doğarken görünce, dedi ki: "Bu benim Rabb'imdir." O da kaybolunca dedi ki: "Şayet Rabb'im, beni doğrultmazsa elbette ben, sapmış kavmimden olurum."
Daha sonra Güneş'i doğarken gördü, dedi ki: "İşte bu benim Rabb'imdir. Bu en büyüğüdür." Ancak o da kaybolunca, kavmine dedi ki: "Ey kavmim, doğrusu ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım."
"Muhakkak ben, yüzümü, dosdoğru, gökleri ve Yer'i yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim."
Kavmi, onunla mücadele etti. (İbrahim) dedi ki: "Allah, beni doğru yola iletti. Siz, O'nun hakkında, benimle mücadele mi ediyorsunuz? Ben, O'na şirk koştuğunuz şeylerden korkmuyorum, ancak, Rabb'imin dilemesi müstesna. Benim Rabb'im, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır, düşünmüyor musunuz?"
"Sizler, Allah'ın indirdiği hiçbir delil olmaksızın, Allah'a ortak koşmaktan korkmazken; ben, sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Şayet biliyorsanız (söyleyin)! Bu iki fırkadan hangisi emniyete müstahaktır?"
O iman edenler ve imanlarına zulüm(şirk) karıştırmayanlar, işte onlar, emniyettedirler ve hidayette olanlar onlardır.
Biz bu delillerimizi, kavmine karşı İbrahim'e verdik. Biz, dilediğimiz kimsenin, derecelerini yükseltiriz. Muhakkak, senin Rabb'in, Hâkim'dir, Âlim'dir.
Ve ona(İbrahim'e),   İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Her birine hidayet verdik. Önceden de  Nuh'a hidayet vermiştik. Ve onun(İbrahim'in) soyundan Davud'u,  Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u  hidayete ulaştırdık.  Biz, muhsinleri(güzel davrananları), bu şekilde  ödüllendiririz.
[EN'AM(6)/74-84] 
Onlara,  kendilerinden  önceki; Nuh, Ad, Semud, İbrahim Kavmi'nin, Medyen ahalisinin ve alt  üst  edilen şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara, onların resulleri apaçık   delillerle gelmişti. Allah, onlara zulmediyor değildi. Ancak onlar,  kendilerine  zulmediyorlardı. 
                                                                                                                    [TEVBE(9)/70] 
İbrahim'in   babası için bağış dilemesi, ancak ona vadettiği bir vaatten dolayı idi.  Ne  zaman ki onun, Allah'ın düşmanı olduğu ortaya çıktı, ondan  uzaklaştı. Muhakkak İbrahim,  çok yakaran ve halimdi.
                                                                                 [TEVBE(9)/114] 
Elçilerimiz   İbrahim'e müjde ile geldiklerinde dediler ki: "Selam" (İbrahim):  "Selam" diye karşılık  verdi. (İbrahim), gecikmeksizin kızartılmış bir  buzağıyla geldi.
Onların  ellerinin,  ona(yemeğe) uzanmadığını görünce, onlardan hoşlanmadı ve  onlardan bir korku  hissetti. Dediler ki: "Korkma! Muhakkak biz, Lut  Kavmi'ne  gönderildik."
Onun karısı   ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz ona İshak'ı, İshak'ın arkasından  da Yakub'u  müjdeledik.
Dedi ki:  "Vay  başıma! Ben kısırken ve şu kocam da yaşlıyken mi doğuracağım?  Gerçekten  bu, acayip bir şey!"
(Elçi  melekler)  dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti  ve O'nun bereketleri  sizin üzerinizdedir, ey ev halkı! Muhakkak O,  Hamid'tir(övgüye layıktır), Mecid'tir(şanlı,  yücedir)."
İbrahim'den   korku gidip, ona müjde gelince; Lut, kavmi konusunda, Bizimle mücadele  etti(tartıştı). 
Doğrusu   İbrahim, halim, çok yakaran ve (Allah'a) yönelen biriydi.
"Ey   İbrahim, bundan vazgeç. Muhakkak, Rabb'inin emri ve geri çevrilmeyecek  bir azap,  onlara gelmiştir."
[HUD (11)/69-76]
O zaman ki   İbrahim, şöyle demişti: "Bu beldeyi emin kıl, beni ve oğullarımı,  putlara  köle olmaktan uzak tut!"
"Rabb'im,  muhakkak  o put(maskeli şeytan)lar, insanlardan  birçoğunu saptırdı. Bundan böyle kim bana  uyarsa, o bendendir, kim bana  isyan ederse muhakkak Sen, bağışlayansın, acıyansın."
"Rabb'imiz,  muhakkak  ben, soyumdan (bir kısmını), Senin Beyt-i Haram'ının yanında,  ziraata elverişli  olmayan bir vadiye yerleştirdim. Rabb'imiz,  namazlarını kılsınlar, insanların kalpleri,  onlara yaklaşsın ve onları,  ürünlerden rızıklandır. Umulur ki teşekkür ederler."
"Rabb'imiz,  muhakkak  Sen, bizim gizlediklerimizi de, açığa vurduklarımızı da  bilirsin. Ne Yer'de ve ne  Gök'te hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
"Övgü,  Allah'a  aittir. O ki, bana yaşlılığımda İsmail'i ve İshak'ı verdi.  Muhakkak benim  Rabb'im, çağrıları işitendir."
"Rabb'im,  benim  ve soyumdan olanların namazını sürekli kıl. Rabb'imiz,  çağrılarımı kabul et!"
"Rabb'imiz,  hesaba  kalkılacağı gün, beni, anne-babamı ve müminleri bağışla!"
[İBRAHİM(14)/35-41]
Onlara,   İbrahim'in misafirlerinden haber ver! 
Yanına   girdiklerinde "Selam" demişlerdi. O da: "Biz, sizden  korkmaktayız"  demişti.
Dediler ki:   "Korkma, biz sana âlim bir çocuk müjdelemekteyiz."
Dedi ki:   "Bana yaşlılık dokunmuşken mi beni müjdeliyorsunuz? Beni neyle  müjdeliyorsunuz?"
Dediler ki:   "Seni hak ile müjdeledik. Öyleyse ümitsizlerden olma."
Dedi ki:   "Sapmışların dışında, Rabb'inin rahmetinden kim ümidi keser?"
(İbrahim)  dedi ki: "Ey elçiler,  konuşmanız(işiniz) nedir?"
(Elçiler)   dediler ki: "Muhakkak biz, suçlu-günahkâr bir kavme gönderildik."
"Ancak  Lut  Ailesi müstesna. Biz şüphesiz, (Lut Ailesi'nin) hepsini kurtaracağız."
"Ancak   onun karısı müstesna, o helak olanlardan olacaktır."
[HİCR(15)/51-60]
Muhakkak  İbrahim,  (tek başına) bir ümmettir. O, Allah'a dosdoğru yönelip itaat  edendir. Ve o,  müşriklerden değildir.
O,  (Allah'ın) nimetlerine  teşekkür edendi. (Allah), onu seçti ve doğru  yola iletti.
Ona,  Dünya'da bir  güzellik verdik. Ve muhakkak o, Ahiret'te de  salihlerdendir.
Sonra Biz,  sana  vahyettik ki: "Dosdoğru olan İbrahim'in milletine(dinine) uy! O,   müşriklerden değildi."
NAHL(16)/120-123]
Kitap'ta   İbrahim'i de zikret. Muhakkak o, sıddıktır(doğru sözlüdür) ve nebidir.
Babasına  demişti  ki: "Ey babam, niçin işitmeyen, görmeyen ve sana herhangi bir  şey  sağlamayan şeylere köle oluyorsun?"
"Ey babam,  muhakkak  bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni  düzgün bir yola  ulaştırayım."
"Ey babam,   şeytana köle olma! Muhakkak şeytan, Rahman'a asi olmuştur."
"Ey babam,  muhakkak  ben, sana Rahman'dan bir azabın dokunmasından korkuyorum.  (Şayet böyle olursa), şeytanın  dostu olursun."
(Babası)  dedi  ki: "Ey İbrahim, benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Şayet  vazgeçmezsen,  elbette seni taşlarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!"
(İbrahim)  dedi  ki: "Sana selam olsun. Yakında senin için Rabb'imden bağış  dileyeceğim. Muhakkak  O, bana lütufkârdır."
"Ben sizden   ve Allah'tan başka köle olduğunuz şeylerden ayrılıyorum. Ve Rabb'imi   çağırıyorum. Umulur ki, Rabbimi çağırmakla şaki(mutsuz) olmam."
O zaman ki,  onlardan  ve Allah'tan başka köle oldukları şeylerden ayrıldı, Biz, ona  İshak'ı ve  Yakup'u verdik. Ve her birini nebi kıldık.
Onlara,   rahmetimizden bağışladık ve onlara, yüksek bir doğruluk dili verdik.  
[MERYEM (19)/41-50]
Muhakkak   Biz, önceden İbrahim'e, rüştünü(olgunluğunu) verdik ve Biz, onu  bilenleriz.
O, babasına ve kavmine dediği zaman, bu temsiller(putlar) nedir ki; siz, onlara boyun eğiyorsunuz?
Dediler ki: "Biz, babalarımızı, onlara köle olurken bulduk."
(İbrahim) Dedi ki: "Muhakkak sizler ve babalarınız, apaçık bir sapıklık içindesiniz."
Dediler ki: "Sen bize hakkı(gerçeği) mi getirdin, yoksa sen, oyun oynayanlardan mısın?"
(İbrahim) Dedi ki: "Bilakis sizin Rabbiniz, göklerin ve Yer'in Rabbi'dir. O ki, onları yarattı ve ben, buna şahitlerdenim."
"Andolsun Allah'a, sizler dönüp gittikten sonra, putlarınıza tuzak kuracağım."
Böylece O, onların büyük(putları) hariç olmak üzere, onları paramparça etti. Umulur ki, ona(büyüğüne) başvururlar diye.
Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerdendir."
Dediler ki: "Kendisine İbrahim denilen bir gencin, bunları diline doladığını işittik."
Dediler ki: "Onu, insanların gözleri önüne getirin. Umulur ki onlar, şahitlik ederler."
Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim?"
(Dedi ki): "Bilakis, onların büyüğü, bunu yaptı. Şayet konuşabilirlerse, onlara sorun!"
(Bunun üzerine), kendilerine döndüler ve dediler ki: "Şüphesiz sizler, zalimlersiniz."
Sonra başlarını çevirdiler."(İbrahim), sen gerçekten bilirsin ki bunlar konuşamazlar!"
Dedi ki: "O halde, sizlere yararı ve zararı olmayan, Allah'tan başkasına mı köle oluyorsunuz?"
"Yuh size ve Allah'tan başka taptıklarınıza! Aklınızı kullanmayacak mısınız?"
"Şayet yapacaksanız, onu(İbrahim'i) yakın! Ve ilahlarınıza yardım edin!"
Biz söyledik: "Ey ateş, İbrahim'in üzerine soğuk ve selâmet ol!"
Ona, bir düzen(tuzak) kurmak istediler, ancak Biz, onları hüsrana uğrattık.
Onu ve Lut'u kurtarıp, âlemler içinde bereketli kıldığımız yere (yerleştirdik).
O, babasına ve kavmine dediği zaman, bu temsiller(putlar) nedir ki; siz, onlara boyun eğiyorsunuz?
Dediler ki: "Biz, babalarımızı, onlara köle olurken bulduk."
(İbrahim) Dedi ki: "Muhakkak sizler ve babalarınız, apaçık bir sapıklık içindesiniz."
Dediler ki: "Sen bize hakkı(gerçeği) mi getirdin, yoksa sen, oyun oynayanlardan mısın?"
(İbrahim) Dedi ki: "Bilakis sizin Rabbiniz, göklerin ve Yer'in Rabbi'dir. O ki, onları yarattı ve ben, buna şahitlerdenim."
"Andolsun Allah'a, sizler dönüp gittikten sonra, putlarınıza tuzak kuracağım."
Böylece O, onların büyük(putları) hariç olmak üzere, onları paramparça etti. Umulur ki, ona(büyüğüne) başvururlar diye.
Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerdendir."
Dediler ki: "Kendisine İbrahim denilen bir gencin, bunları diline doladığını işittik."
Dediler ki: "Onu, insanların gözleri önüne getirin. Umulur ki onlar, şahitlik ederler."
Dediler ki: "Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın, ey İbrahim?"
(Dedi ki): "Bilakis, onların büyüğü, bunu yaptı. Şayet konuşabilirlerse, onlara sorun!"
(Bunun üzerine), kendilerine döndüler ve dediler ki: "Şüphesiz sizler, zalimlersiniz."
Sonra başlarını çevirdiler."(İbrahim), sen gerçekten bilirsin ki bunlar konuşamazlar!"
Dedi ki: "O halde, sizlere yararı ve zararı olmayan, Allah'tan başkasına mı köle oluyorsunuz?"
"Yuh size ve Allah'tan başka taptıklarınıza! Aklınızı kullanmayacak mısınız?"
"Şayet yapacaksanız, onu(İbrahim'i) yakın! Ve ilahlarınıza yardım edin!"
Biz söyledik: "Ey ateş, İbrahim'in üzerine soğuk ve selâmet ol!"
Ona, bir düzen(tuzak) kurmak istediler, ancak Biz, onları hüsrana uğrattık.
Onu ve Lut'u kurtarıp, âlemler içinde bereketli kıldığımız yere (yerleştirdik).
Biz ona  İshak'ı ve  arkasında da Yakub'u verdik. Her birini salihler kıldık.
Biz onları,  Bizim  emrimize yönelten önderler kıldık. Biz onlara, hayırlı işleri,  namazı kılmayı  ve zekâtı vermeyi vahyettik. Onlar, Bize köle olanlardı.
[ENBİYA(21)/51- 73]  
Allah için,  Hak  bir mücadeleyle mücadele edin. O, sizi seçti ve size, dinde bir  zorluk kılmadı.  Ki o, babanız İbrahim'in dinidir. O, sizi önceden  Müslüman olarak isimlendirdi.  Şu elçi, sizin üzerinize şahit olurken,  siz de insanlar üzerine şahitler olun. Namazı  kılın, zekâtı verin ve  Allah'a tutunun. O(Allah), ne güzel Mevla(dost) ve ne  güzel  yardımcıdır.
[HACC(22)/78]
Onlara,   İbrahim'in haberini açıkla.
O, babasına  ve  kavmine dedi ki: "Siz neye köle oluyorsunuz?" 
Dediler ki:   "Putlara köle oluyoruz. Bu nedenle onlara, ibadet edenler olarak   eğiliyoruz."
(İbrahim)  dedi  ki: "Siz, onları çağırdığınız zaman sizi, işitiyorlar mı?"
"Yahut,  size  fayda  ya da zarar veriyorlar mı?"
Dediler ki:  "Bilakis  biz, babalarımızı bu şekilde yaparlarken bulduk."
(İbrahim)  dedi  ki: "Neye köle olduğunuzu gördünüz mü?" 
"Sizler ve   önceki babalarınızın (ne durumda olduğunu)?"
"Muhakkak  onlar,  benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabb'i (dostumdur)." 
"O ki, beni   yarattı ve O, bana hidayet verdi."
"O ki, beni   yediriyor ve içiriyor."
"Ve  hastalandığım  zaman O, bana şifa veriyor."
"O ki, beni   öldürür, sonra da diriltir."
"Din  günü,  O'nun, hatalarımı bağışlamasını umuyorum."
"Rabb'im,   bana bir hüküm ve hikmet bağışla ve beni salihlere kat!"
"Arkadan   gelenlere, bende bir doğruluk lisanı kıl!"
"Beni, Naim   cennetinin mirasçılarından kıl!"
"Babamı   bağışla, muhakkak o, sapanlardandır."
"Beni  Kalkış(diriliş)  günü, utandırma!"
[ŞUARA(26)/69-87] 
İbrahim  kavmine  dedi ki: "Allah'a köle olun ve O'ndan korkup-sakının. Şayet  bilirseniz, böylesi  sizin için daha hayırlıdır."
"Muhakkak   Allah'ın dışında putlara köle oluyorsunuz ve iftiralar-yalanlar  uyduruyorsunuz.  Allah'ın dışında o köle olduğunuz şeyler, size rızık  vermeye malik değildir.  Rızkı, Allah Katı'nda arayın, O'na köle olun ve  O'na teşekkür edin. Dönüş ancak O'na(Allah'a)dır."
"Şayet   yalanlarsanız, muhakkak sizden önceki ümmetler de yalanladı. Bir Resulün  görevi  ancak apaçık bir tebliğdir."
[ANKEBUT(29)/16-  18] 
(İbrahim'in)  kavminin  cevabı ancak, şu oldu: "Onu öldürün yahut onu yakın!" Allah  onu(İbrahim'i),  ateşten kurtardı. Muhakkak bunda, iman edecek bir kavim  için, ayetler vardır.
(İbrahim)  dedi  ki: "Allah'ın dışında, aranızda bir sevgi bağı olmak üzere; dünya   hayatında, putlar edindiniz. Kıyamet günü, bazınız bazınızı  örter(tanımaz) ve bazınız  bazınıza lanet eder. Sizin barınağınız,  ateştir ve sizin için bir yardımcı da  yoktur."
Lut,  ona(İbrahim'e),  iman etti ve dedi ki: " Şüphesiz ben, Rabb'ime, hicret  edeceğim. Muhakkak O,  Aziz'dir, Hâkim'dir."
Ve Biz  ona(İbrahim'e),  İshak'ı ve Yakub'u verdik. Ve Biz, onun soyuna nübüvvet  ve Kitap verdik. Ve Biz  ona, dünyada ücretini verdik. Ve muhakkak o,  Ahiret'te de salihlerdendir.
[ANKEBUT(29)/24-  27]
Muhakkak   İbrahim de, onun (Nuh'un) soyunun bir kolundandır.
O(İbrahim), Rabb'ine arınmış bir kalp ile geldiği zaman.
Babasına ve kavmine dedi ki: "Neye köle oluyorsunuz?"
"Allah'ın dışında birtakım ilahlar mı uyduruyorsunuz?"
"Alemlerin Rabb'ine zannınız(inancınız) nedir?"
(İbrahim), yıldızlara bir bakışla baktı.
Ve dedi ki: "Ben hastayım."
O(İbrahim), Rabb'ine arınmış bir kalp ile geldiği zaman.
Babasına ve kavmine dedi ki: "Neye köle oluyorsunuz?"
"Allah'ın dışında birtakım ilahlar mı uyduruyorsunuz?"
"Alemlerin Rabb'ine zannınız(inancınız) nedir?"
(İbrahim), yıldızlara bir bakışla baktı.
Ve dedi ki: "Ben hastayım."
(Kavminden   olanlar), ondan, yüz çevirip gittiler.
(Bunun üzerine), onların ilahlarına doğru koşarak: "Yemek yemiyor musunuz?" dedi.
"Ne oluyor size ki, konuşmuyorsunuz?"
Daha sonra, onların üzerine yönelip, sağ eliyle bir darbe indirdi.
Arkasından (halkı), koşarak onu karşıladılar.
"Oyup- yonttuğunuz şeylere mi, köle oluyorsunuz?"
"Oysa sizi de, yaptığınız şeyleri de, Allah yaratmıştır."
Dediler ki: "(İbrahim) için bir bina yapın. Sonra da onu, ateşe atın!"
Böylece ona, bir düzen(tuzak) kurmak istediler. Biz de onları, aşağılananlardan kıldık.
(Bunun üzerine), onların ilahlarına doğru koşarak: "Yemek yemiyor musunuz?" dedi.
"Ne oluyor size ki, konuşmuyorsunuz?"
Daha sonra, onların üzerine yönelip, sağ eliyle bir darbe indirdi.
Arkasından (halkı), koşarak onu karşıladılar.
"Oyup- yonttuğunuz şeylere mi, köle oluyorsunuz?"
"Oysa sizi de, yaptığınız şeyleri de, Allah yaratmıştır."
Dediler ki: "(İbrahim) için bir bina yapın. Sonra da onu, ateşe atın!"
Böylece ona, bir düzen(tuzak) kurmak istediler. Biz de onları, aşağılananlardan kıldık.
(İbrahim)  dedi ki: "Muhakkak ben, Rabb'ime  gidiciyim. O, bana yol gösterecektir."
"Rabb'im,  bana  salihlerden ver!"
Biz de onu,   halim bir çocukla müjdeledik.
Ne zaman ki  o(çocuk),  onunla beraber koşacak (yaşa) erişti; (İbrahim) dedi ki: "Ey  oğlum, ben,  rüyamda seni boğazlarken görüyorum ." Bak, sen ne  görüyorsun(diyorsun)."  (İsmail) dedi ki: "Ey babam, emrolunduğun şeyi  yap! Sen beni, İnşaallah,  sabredenlerden bulursun."
Sonunda,  ikisi de  teslim oldu ve onu, yanı üzerine yatırdı.
Ve Biz,  ona: "Ey  İbrahim!" Diye seslendik.
"Sen,  rüyana sadık oldun. Muhakkak Biz, muhsinlere,  böyle ihsanda bulunuruz."
Muhakkak  bu, apaçık bir denemeydi.
Ve ona  büyük bir kurbanı, fidye olarak verdik.
Bunu  (kurbanı), arkadan  gelenlere bıraktık.
                                           
İbrahim'e selam olsun.
İbrahim'e selam olsun.
Biz,  muhsinleri  böyle mükâfatlandırırız.
Muhakkak o,  bizim  mü'min kölelerimizdendir.
Biz ona  İshak'ı müjdeledik.  O, salihlerden bir nebiydi.
Biz onu ve   İshak'ı bereketlendirdik. Bu ikisinin soyundan, muhsin olanlar da var,  kendi  nefsine açıkça zulmeden de.
[SAFFAT   (37)/83-113] 
Yanımızda  güç ve  basiret sahibi olan kölelerimiz; İbrahim, İshak ve Yakub'u da  hatırla!
Muhakkak  Biz,  onları, Ahiret'i gönülden zikreden ihlâs sahipleri kıldık.
Muhakkak  onlar,  Bizim yanımızda seçilmişlerin en hayırlılarındandır.
[SAD(38)/45-47]
İbrahim,  babasına  ve kendi kavmine dedi ki: "Muhakkak ben, sizin köle olduğunuz  şeylerden  beriyim." 
"Ancak   O(Allah) ki, beni yarattı, O müstesna, İşte O beni doğrultacaktır."
Ve  O(Allah), bu  (tevhidi), arkadan gelen insanlara, kalıcı bir kelime  kıldı. Umulur ki onlar  dönerler. 
[ZUHRUF(43)/26-28]
Sana, ikram   edilen İbrahim'in misafirlerinin, haberi gelmedi mi?
Onun,  yanına  girdiklerinde dediler ki: "Selam!" (İbrahim de) dedi ki:  "Tanınmayan kavme selam!" 
(İbrahim),  hemen  ehline koştu. Arkasından, (pişirilmiş) semiz bir buzağıyla döndü.
Onlara(misafirlere)   yaklaştı ve dedi ki: "Yemiyor musunuz?" 
(Onlar   yemeyince) Onlardan korkuya kapıldı. (Melekler) dediler ki: "Korkma!"   Ve onu(İbrahim'i), âlim bir  çocukla müjdelediler.
(İbrahim'im)   karısı, çığlık atarak geldi ve yüzüne vurarak dedi ki: "Yaşlı, kısır  bir  kadın mı(doğuracak)?"
Dediler ki:   "(Evet), öyledir. (Bunu), senin Rabb'in buyurdu. Muhakkak O,  Hâkim'dir,  Âlim'dir."
(İbrahim)  dedi  ki: "Ey elçiler, konuşmanız(amacınız) nedir?" 
Dediler ki:  "Muhakkak  biz, suçlu bir kavme gönderildik."
"Onlara,  balçıktan  taşlar yağdırmak için gönderildik." 
"Rabb'inin   indinde, müsrifler için, damgalanmış(işaretlenmiş)."
Sonra  orada, müminlerden  kim varsa çıkaracağız.
Orada,   Müslümanlar'dan bir evden başkasını bulamıyoruz.
Biz orada,  elim  azaptan korkanlar için, bir ayet bıraktık. 
[ZARİYAT(51)/24-  37] 
Muhakkak  Biz, Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. Peygamberliği ve Kitab'ı, onların   soylarında kıldık. Onlardan hidayet üzere olanlar (vardır).  Onlardan çoğu da  fasıktır.
[HADİD(57)/26]
Şüphesiz,   İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için 'güzel bir örnek'  vardır. O zaman onlar,  kavimlerine dediler ki: "Muhakkak biz, sizden ve  Allah'ın dışında köle  olduklarınızdan beriyiz. Biz, sizi tanımıyoruz.  Bizimle sizin aranızda, ebedi  olarak buğz ve düşmanlık vardır; ta ki  siz, tek olan Allah'a, iman edinceye  kadar." Ancak İbrahim'in babası  için şu sözü müstesna: "Senin için  bağış dileyeceğim, ancak  Allah'tan  bir şey elde edemem. Rabb'imiz,  Sana tevekkül ettik, Sana yöneldik ve  dönüş Sana'dır."
"Rabb'imiz,  hakkı  örtenleri, bizim için bir fitne(deneme) kılma! Rabb'imiz, bizi  bağışla! Muhakkak  Sen, Aziz'sin, Hâkim'sin."
Andolsun,   onlarda(İbrahim ve beraberindekilerde), ahiret gününü umanlar için,  güzel bir  örnek vardır. Her kim yüz çevirirse, (bilsin ki) muhakkak  Allah, Ğani(ihtiyaçsız)dır,  Hamid(övgüye layık)tır.
 [MÜMTEHİNE(60)/   4-6]
İbrahim(a.s.)
11/69- Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
11/74- İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.
11/75- Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi.
11/76- Elçilerimiz, “Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir” dediler.
12/38- “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız (söz konusu) olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler.”
12/6- “İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
14/35- Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.”
15/51- Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver.
16/120- Şüphesiz İbrahim, Allah’a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. Allah’a ortak koşanlardan değildi.
16/123- Sonra da sana, “Hakka yönelen İbrahim’in dinine uy. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi” diye vahyettik.
19/41- Kitapta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.
19/46- Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi.
19/58- İşte bunlar, Adem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
2/124- Bir zaman Rabbi İbrahim’i bir takım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: “Ben seni insanlara önder yapacağım.” İbrahim de, “Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)” demişti. Bunun üzerine Rabbi, “Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz” demişti.
2/127- Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.
2/130- Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz İbrahim’i bu dünyada seçkin kıldık. Şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
2/132- İbrahim bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün” dedi.
2/133- Yoksa siz Yakub’un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” dediği, onların da, “Senin ilahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilahı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler ona boyun eğmiş müslümanlarız.” dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?
2/135- (Yahudiler) “Yahudi olun" ve (Hıristiyanlar da) "Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
2/136- Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
2/140- Yoksa siz, “İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakub ile Yakuboğulları da yahudi, ya da hıristiyan idiler” mi diyorsunuz? De ki: “Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
2/260- Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
21/51- Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
21/60- (İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.
21/62- (İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey İbrahim” dediler.
21/69- “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.
22/26- Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.
22/43,44- İbrahim’in kavmi ile Lût’un kavmi ve Medyen halkı da (yalanlamışlardı). Mûsâ da yalanlandı ve nihayet o inkarcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkar etmek nasılmış, (gördüler).
22/78- Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahitt (ve örnek) olasınız.10 Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır! 10
26/69- Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.
29/16- İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”
29/31- Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz bu memleket halkını helak edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir” dediler.
3/65- Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz. Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?
3/67- İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi.14 14
3/68- Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir. Allah da mü’minlerin dostudur.
3/84- De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a) İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ona teslim olanlarız.”
3/95- De ki: “Allah doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
3/97- Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim17 vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır.) 17
33/7- Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz onlardan sapa sağlam bir söz almıştık.
37/109- İbrahim’e selam olsun.
37/83- Şüphesiz İbrahim de onun taraftarlarından idi.
38/45- (Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an.
4/125- Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah’a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim’in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah İbrahim’i dost edindi.
4/163- Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik.32 32
4/54- Yoksa, insanları; Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik.19 19
42/13- “Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslam dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.
43/26- Hani İbrahim babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.”
51/24- (Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?
53/36,37- Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi?
57/26- Andolsun, biz Nûh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir.
6/161- De ki:“Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
6/74- Hani İbrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.
6/75- İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı14 gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun. 14
6/83- İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz... Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
60/4- İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”2 2
87/18,19- Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır.
9/114- İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi.10 Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi. 10
9/70- Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin; Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. (Ama inanmadılar Allah da onları cezalandırdı.) Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder